17 Nisan 2018

Milli Devletlerin Doğuşu ve Millet Nedir?

Dilara Kahyaoğlu
1998
Münster Antlaşması'nın Onaylanması, 15 Mayıs 1648 
Ulus devlet kavramının doğduğu Vestfalya Antlaşmasını doğuran 
antlaşmalardan biri..
Fransız İhtilali kapitalist ekonomi ve toplumun geliştiği dönemde patlak veren bir devrimdir. Eski rejimden bir şey beklemeyen ve önünde bir engel olarak gören burjuva sınıfı, köylüler ve hatta bazı soylularla da işbirliği yaparak büyük bir ihtilal gerçekleştirir. Nihai amaç mutlakiyeti ortadan kaldırmak ve yeni gelişmekte olan pazar ekonomisinin önündeki geleneksel ve yasal engelleri ortadan kaldırmak için iktidarı ele geçirmektir (bu devrimin tek bir amacı olduğu düşünülemez).

Gerçekte burjuva sınıfı Avrupa’da 11. yüzyılda ortaya çıkmaya başlamıştır. Başlangıçta kentlilerin ayrıcalıklı durumuna işaret eden bu kavram, feodal dönemde köylüler ile soylular arasındaki bir ara tabakaydı. Başlangıçta kentli, geçim olanaklarını kendi kendilerine yaratan özerk bir sınıfın adıydı. Fransız devrimi öncesi (şimdi de) burjuvazi hiç de bütünleşmiş bir tabaka değildi. En altta küçük esnaf ortada serbest meslek sahipleri (doktorlar, avukatlar gibi), en yukarıda ise büyük tüccarlar ve sanayiciler bulunurdu.


Ulusal pazarın doğuşu, milli devletlerin ve milletin yaratılması
Burjuva sınıfının ilk hedefi kendi ülkesinde, yaşadığı topraklarda ticaret yapabilme kolaylığı idi. Aynı yasaların geçerli olduğu bir ortak bir pazar ekonomisi yaratmak, iktidarı bu gelişimini destekleyecek bir şekilde örgütlemeye çalışmak elbette sistemin değişmesine neden olmuştur. O halde bu işi seçimle işbaşına gelerek yapacak birileri olmalı ve hizmet edip gitmeli işe yaramıyorsa değiştirilebilmeliydi. 

Bütün bu nihai istekler rejim olarak “cumhuriyet"in ortaya çıkmasına neden olacaktır. “Seçimlerde kimler oy kullanacak”? ve “kimler bizi yönetecek?”soruları, “kimler yurttaş sayılmalı?” sorusunun da doğmasına yol açmıştır. İşte bu tarihsel koşullar aynı zamanda “yurttaş” kavramını da ortaya çıkaran koşullardır.

Örneğin; “kimler Fransız milletini oluşturur?, kimleri yurttaş saymalıyız?” ki sadece onların oy kullanmaya hakkı olsun ve bizi onlardan seçilenler yönetsin? Sorusuna Fransızlar şu yanıtı vermişlerdir;
-“Ulus (millet) kökenleri ne olursa olsun aynı ilkeler etrafında kendi istekleri ile birleşmiş bir yurttaşlar topluluğu olarak tanımlanmalıdır. Burada önemli olan kan veya ırk gibi doğuştan gelen özelliklerden ziyade toprak ve iradi katılım gibi sonradan kazanılabilecek türden özelliklerdir”.
Burada ilke olarak “Yurttaş olmak”, “soydaş” olmaya üstün tutulmaktadır.

Buna karşılık ulusu kolektif bir ruhun iradesi olarak gören anlayış da vardır. Onlar tarihin, geleneklerin ve kökenin belirleyici olduğunu öne sürerler. Bu anlayışa göre “ulus” ilke olarak dışarıdan katılıma kapalıdır. Örneğin; Alman ulusu iradi bir edimin sonucu doğmamıştır, Alman ulusu zaten doğuştan Alman olanlar tarafından oluşturulmuştur.
Böylelikle ulusların (milletlerin) doğuş döneminde ulusu neyin oluşturduğu ya da ulusun temelinde neyin bulunduğu konusunda iki farklı anlayış belirmiştir. Bunlar “sözleşmeye dayalı ulus” anlayışı ile” kollektif ruha dayalı ulus” anlayışlarıdır.

Ulusal pazarların yaratılmasının ana nedenleri arasında diğer uluslarla girişilen ekonomik rekabetinde bulunduğunu unutmamak gerekir. Örneğin İngiliz burjuvazisi,  Fransız burjuvazisi ile rekabet halindeydi hatta bu yüzden sömürge savaşları yapılmış, kıyasıya bir pazar ve hammadde rekabeti yaşanmıştır. Bütün bunlar ulusal devletlerin kurulmasını körükleyen unsurlardır. Başkalarına karşı, "BİZ" ikilemini hatırlayalım. Ulusal ortak pazarların sağlıklı ve engelsiz bir işleyişi için elbette ortak bir dil ve ortak ama yol açıcı yasalara ihtiyaç vardır. Burada oldukça kaba hatlarıyla anlatılmaya çalışılan bütün bu gelişmeler ortak bir kültüre doğru ivme kazandırmış ve işte böyle bir sürecin sonucunda da milletler (uluslar) ortaya çıkmıştır.

Bu gelişme sadece Fransa ve İngiltere ile sınırlı kalmaz ve 19. yüzyılda bütün dünya bu sosyo-ekonomik ve siyasi gelişmelerden etkilenir, her yerde ulusal devletler ve uluslar ortaya çıkmaya başlar. 

Özel NOT: Ulus devletlerin inşasını ve ulusların ortaya çıkışını 1789'dan sonra başlatmak kesinlikle yanlıştır. Fransız Devrimi zaten ilerleyen bir sürecin dönüm noktasıdır. 
..............................
Yeniçağ'da Kentlerin sosyo-ekonomik durumuna ve kentli topluma iyi bir örnek Hollanda'dır. Bunun için konuyu özgürlükler bağlamında ele alan şu kısa yazıya bkz.



***

1998 yılında bir bölümünü yazdığım "Genel Türk Tarihi Ders Notları"ndan.. Zamanında ders saati fazlalığıyla da dikkat çeken Genel Türk Tarihi böyle de yapılabilirdi.  Nitekim yapıldı.

Kaynak gösterilmeden, aktif link verilmeden kullanılamaz.

Ve bkz.



Hiç yorum yok: